17 Eylül 2016 Cumartesi

BLW lesek de mi saklasak?

Koca bir bayramı daha geride bıraktık. Tarık Akan' ı ışıklara uğurladık. Tatilköylerine, memleketlere gittik ve sonunda kürkçü dükkanına döndük. Nirvilyo ile bu bayramda da tabi ki evimizde oturmadık ve şarkıdaki gibi Adana' nın yolları gerçekten taştan mı bir bakalım dedik. Değilmiş.

Bu süreçte Nirvilyo 6 ayını doldurdu. Emeklemeye benzer hareketler yapmaya, değişik sesler çıkarmaya başladı. Tercihlerini daha net belli eder oldu. Başka birinin kucağındaysa, gel yapıp kollarımı açtığımda bana meyleder oldu. Doktor kontrolümüz bayrama takıldı ama yine de öncesinde kısa bir sağlık merkezi kontrolünden geçip yavaştan ek gıdaya başlamaya karar verdim.

Normal şartlarda olsaydı yoğurtla başlayacaktık ama malum kendisinin süt proteini alerjisi var. Ben de bu sebepten alternatif neler var bir bakındıııııım veeee BLW denen şeyi buldum.

Millet de neresinden ne uyduracağını şaşırdı, BLW de neymiş, eskiden BLW mi varmış, veriyorsun püreyi oluyor bitiyor demeden önce yine koşa koşa gidip bildiğim kadarıyla konu ile ilgili Türkçe' ye çevirilmiş tek kitap olan "O tabak bitecek - mi?" kitabını aldım ve bir heves okumaya başladım. Kitapta bebeler ve yemek savaşları o kadar değişik bir açıdan ele alınmıştı ki gerçekten bu konuya daha önce hiç bebeklerin açısından bakmadığımı farkettim. Okuduğum kelimesi kelimesine her bir cümle inanılmaz mantıklı geldi ve biz BLW yapmaya başladık.

Pek çok kaynakta bunun ne olduğunu bulabilirsiniz aslında ama kısaca açıklamak gerekirse BLW (Baby Led Weaning) bebenin kendi kendine yemesine izin vermeniz demek. Nasıl olacak, ya boğazına bir şey kaçarsa dediğinizi duyar gibiyim ama inanın BLW yaptığınızda bu ihtimal ağzına kaşığı sizin soktuğunuz zaman olma ihtimalinden az. Kitapta bunu detaylarıyla - ya da beni ikna etmeye yetecek kadar detayıyla- anlatılmış. Nitekim ilk gün hafif haşladığım havuçları elleriyle tutabileceği şekilde kesip önüne koydum. İçimden dualar eşliğinde oturdum ve müdahale etme isteğime zor dayanarak sadece izledim. Havuçları o kadar dikkatli bir şekilde ağzına sokup çiğniyordu ki, bu gibi korkularım ilk gün geçti. Eğer elindeki havuçtan yutabileceğinden büyük bir parça koparıyorsa da ağzında biraz çevirip hemen çıkarıyordu. Bu şekilde neredeyse iki haftadır devam ediyor. Hala yemek öncesi gerektikçe kendime şunları hatırlatıyorum:

- Bunlar sadece tanışma seansları. Yediği şeyden doyması gerekmiyor. Tadına bakması yeterli. (içimdeki "niye yemiyor bu çocuk" sesini susturmak için)
- Ek gıda adı üzerinde ek. Yani ana beslenmesi hala anne sütü ya da mama. (içimdeki "bunları yemezse aç mı kalır acaba?" sesini susturmak için)
- Dik oturduğu sürece hiç bir şey olmaz ve ben de onu sürekli çaktırmadan izliyorum ("ya boğazına kaçarsa" sesini susturmak için)
- Baksana ne kadar profesyonel takılıyor ("ya boğazına kaçarsa" sesini susturmak için)
- Boğazına bir şey kaçarsa bebelerin öğürme noktası yetişkinlerden önlem olsun diye öndeymiş, yani bir şey olursa öğürür. ("ya boğazına kaçarsa" sesini susturmak için)
- Boğazına kaçacak küçüklükte parçaları zaten gelişimi yeterli olmadığı için eline alamıyor. ("ya boğazına kaçarsa" sesini susturmak için)
- En kötü ihtimal Allah korusun ilk yardım uygulamak gerekirse nasıl yapılacağını biliyorum ("ya boğazına kaçarsa" sesini susturmak için)

Gün geçtikçe benim evhamlarım azalıyor, Nirvilyo' nunsa bu konudaki uzmanlığı artıyor. Zaten bu içimdeki sesler, kaşıkla besleseydim de aynı olacaktı büyük ihtimal.

Gelelim ben BLW' yi nasıl yapıyorum kısmına. Burası önemli çünkü pek çok kaynağa baktım ama hala uygulaması ile ilgili aklıma takılan şeyler vardı. Onu da gurmebebek.com' dan çıkardığım listeler ile hallettim. (üniversiteden beri böyle ders çalışmamıştım :/)

Ne mi yaptım:

Kendime bir liste çıkardım: 6. ayda yemesi uygun olan besinler listesi. Bir de hangi mevsimde ne yenir ona baktım. Bu listeye göre 3 gün kuralına uyarak yani 3 gün boyunca (herhangi bir alerjisi olursa fark edebilmek için) genelde günde bir kere sadece o besini veriyorum. Başka hiçbir şeyle karıştırmıyorum ve şeklini değiştirmiyorum. Sadece ısırabileceği kadar ama eline tutabileceği kıvamda haşlıyorum. Bu şekilde tadım günleri yaklaşık 8 aylık olana kadar devam edecek. Yani aksi bir durum olmazsa (doktorumuz da onaylarsa) 8-9 aya kadar kendisinden doyması gibi bir beklentim yok. Sonrasında her şeyi tadıp bitirdiğinde bunlardan ona uygun olarak karışık bir şeyler yapabileceğim. Sabah kendime yaptığım omletten verebileceğim ona örneğin.

Yeri gelmişken bir konuya da açıklık getirmek isterim zira sosyal medyada bu konu baya bir konuşuluyor. Asla asla püre yediren kötü, BLW yapan iyi gibi bir düşüncem, yorumum ya da imam yok. Her anne kendi çocuğu için en iyisini bilir. Ben bunu denemeyi seçtim, başkası başka bir yol seçer. Bu yazıyı yazmamın amacı; yeni annelere çeşitli seçenekler olduğunu, dolayısıyla seçme sanşları olduğunu söylemek. Aslına bakarsanız BLW' nin adından başka havalı bir tarafı da yok. Bu "felsefe" nin amacı bir süre sonra çocuğa siz ne yiyorsanız aynından kendi kendine yemeyi öğretmek. Yani ulaşılacak sonuç eninde sonunda aynı. Hangi yoldan gideceğiniz size kalmış. Neticede Herkesin hayatına kimse karışamaz :)


Sevgiler


29 Ağustos 2016 Pazartesi

Uyumak ya da Uyumamak! İşte Bütün Mesele Bu!

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba!

Yazmadığım süre zarfında pek çok şey oldu. Öncelikle alerji olayı için daha kapsamlı kontrollerden geçtik. Çocuk alerji uzmanımız da Nirvilyo' nun süt alerjisi olduğunu doğruladı ve yapmam gereken diyet daha da ciddi bir hal aldı. Önceden sadece peynir ve yoğurt gibi doğrudan süt ürünlerini kesmiştim. Artık ambalajlı hiçbir şey yemiyorum. Yemek zorunda kalırsam da etiketlerini iyice okuyorum. Sonucunda da Nirvilyo' nun kakası normale döndü (daha önceki yazılarımda kakasında kan olduğunu yazmıştım). Doktorumuz geçici bir durum olduğunu söylemekle birlikte, kesin olarak ne kadar süreceğini söyleyemiyor. O yüzden bir süre daha bu şekilde devam edeceğiz.

Bu kontrollerden sonra geçtiğimiz hafta, babamız yurtdışındayken biz de Nirvilyo ile fırsatı değerlendirdik ve kendimizi Bursa' ya attık. Yolculuğumuz pusetsiz, bebek arabasız olarak ve tren-otobüs şeklinde gerçekleşti. Nirvilyo' yu yol boyunca kanguru ile taşıdım. Tüm aktarmalar boyunca (otobüs-tren, tren-otobüs) hep tek başımaydım ve hem valizi hem de bebeğimi taşımak bir hayli zor oldu. Tüm bu seyahat boyunca, Bursa' da geçirdiğim 5 gün de dahil, Nirvilyo' yu hep üzerimde uyutmak zorunda kaldım. Malum yabancı yer ve tanımadığı insanlara bir de pusetsiz olmak ve başka yataklar da eklenince adeta koala gibiydik. Tabi bunun meyvesini de Ankara' ya döner dönmez aldım: yatağına uyutmak için koyduğum anda yaygarayı basan bir bebe! Aslında boynumda uyuması saniyeler sürüyordu ama asıl sorun yatağına koyduktan sonra başlıyordu. Çünkü uykusu her hafiflediğinde ağlayarak beni arıyordu. Bu öyle bir hal almıştı ki artık neredeyse on dakika da bir kalkar durumdaydık.

Yemedim içmedim, koştum hemen bir Tracy Hogg kitabı aldım. Zira #uykusuzanneler dahil internette pek çok yerde Tracy Hogg' un "yatır/kaldır" yöntemini artık hatmetmiştim ve bana daha fazlası gerekiyordu.

Kitabı okumayı bitirene kadar yatak odasına bir defter koydum ve yediği- uyuduğu ve uyandığı tüm saatleri oraya not almaya başladım. Bu şimdiye kadar yaptığım en akıllıca şeydi diyebilirim. Çünkü benim bir düzenimiz olmadığını düşündüğüm zamanlarda bile aslında bir rutini takip ediyormuşuz. Bunu bu kadar net görünce kendimi uyku ve beslenme saatlerine göre ayarlayarak bu durumu bir nevi kendi yararıma kullandım diyebiliriz. En azında ağladığında aç mı yoksa uykusu mu olduğunu bu çizelgeden bakarak anlamaya başladım.

Biraz da kitaptan bahsetmek gerekirse; kitabın dilini oldukça eğlenceli ve akıcı bulduğumu söyleyebilirim. Kitabı çeviren de iyi iş çıkarmış. Zevkle kısa sürede okudum. Beni hayal kırıklığına uğratan tek şey; kitapta bu yatır/kaldır yönteminin adının geçmemesi oldu. Tracy Hogg yöntemini yaşadığı hikayelerden yola çıkarak anlatmış. Oysa ben "şöyle şöyle yapacaksınız" gibisinden daha belirli yönlendirmeler ve açıklamalar bekliyordum. Kim bilir belki diğer kitapları o şekildedir. Onları da okuyunca yazarım.

Kitaptan edindiğim kısıtlı bilgiler ile internette okuduklarımı birleştirdim ve Nirvilyo üzerinde uygulamaya başladım. Şu anda "ay şekerim yatağına koyup gidiyorum, kendisi orada kendi kendine uyuyor" seviyesine henüz gelemesem de (ki ulaşmak istediğim yer tam olarak orası), bana olan bağımlılığı bir nebze azaldı sayılır. En azından artık yatağına koyduğumda morarana kadar ya da sesi, nefesi gidene kadar ağlamıyor. Pış pışlarla savuşturulan hafif vızıklamalar eşliğinde yatıyor yatağında. Bundan sonra nasıl devam edeceğim konusunda ise hiç bir fikrim yok. Bu öyle bir şey ki; her şeyi kararında yapmanız lazım. Yoksa o yaptığınız her neyse bu sefer ona bağımlılık geliştiriyor - şu anda benim pışpışlarıma olmaya başlayan şey gibi.

Buradan yeni doğan annelerine, hamilelere sesleniyorum: Sonunda kendinizi benim gibi koala modunda bulmak istemiyorsanız, kitapta dendiği gibi "sonrasında nasıl devam edecekseniz, en başından öyle başlayın".

Neyse ben koşa koşa Tracy teyzenin ikinci kitabını da okuyayım. Belki orada daha detaylı bilgi bulurum. Bu sürede siz de bebelerinizi nasıl uyuttuğunuzu benimle paylaşırsınız belki, olmaz mı?Olabilir.

Sevgiler








9 Ağustos 2016 Salı

İneklere Adanmış Bir Yazı

Herkese Merhaba,

Nirvilyo' ya hangi ek gıdalardan başlayayım, BLW mi yapayım, muhallebi mi vereyim araştırmalarına başlamışken, dün kakasında kan farkettim. Tabi ki soluğu doktorda aldık. Bebeklerle ilgili bulduğum her şeyi okuduğumdan aslında teşhisi tahmin etmiştim. Enfeksiyon testleri de negatif çıkınca durum neredeyse kesinleşmiş oldu: İnek sütü proteini alerjisi.

Doktorumuzun önerisiyle hemen yediğim tüm süt ürünlerini kestim ve bugün akşama doğru kakası normale dönmüştü. Bu da teşhisi destekleyen ikinci en önemli bulgu oldu.

Nirvilyo için, ağırlıklı olarak anne sütü aldığından, şu an için çok büyük bir değişiklik yok. Ama benim için durum aynı değil. Yiyebileceğim pek çok şey kısıtlandı. Çikolatadan sonra peynirle yaşayan biri olarak, peynirin yerine alternatif ne tüketebilirim gerçekten bilmiyorum. Sanırım İngilizler gibi kahvaltıda reçelli ekmek yiyeceğim. Olsun. Yeter ki kuzum iyi olsun.

Başından böyle bir şey geçen varsa, tecrübelerini paylaşırsa sevinirim.

Şöyle bir empati yapınca, sütünü tüketemediğimiz tüm ineklerden bu vesile ile özür diliyor ve bu yazımı tüm ineklere adıyorum.

Sevgiler.






6 Ağustos 2016 Cumartesi

Temiz Beslenme: Tarif 5

Buraya yazdığım her tarifi bizzat denedim ve verdiğim her tarifi ne kadar çok beğendiğimi söylüyorum. (Aslında pazalamacı olmalıymışım).

Bu tarifi de evde sık sık, içindeki malzemeleri değiştire değiştire yapıyorum. Özellikle her emzirme seansı sonrası karnı acıkanlar için, gerçekten çok güzel bir atıştırmalık. Günün her saati yeniyor ve asla bayatlamıyor.

Tarifin orijinali sevgili kuzenim Diyetisyen Zeynep Yalkı Serinsöz' e ait olup aşağıdaki gibi:

1 yumurta
1 yemek kaşığı sıvı yağ
4 yemek kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı tepeleme un
yarım paket vanilya
250 gr kavrulmamış fındık

Tüm bunları 180 derecede 13 dakika yağlı kağıt serdiğiniz tepside pişiriyorsunuz.

Bu ölçülerden fazla yapmak isterseniz ben tarifi aşağıdaki şekilde arttırdım:

1 yumurta
4 yemek kaşığı sıvı yağ
4 yemek kaşığı tepeleme un
1 paket vanilya
250 gr kavrulmamış fındık, badem, ceviz
Şeker yerine 4-5 yemek kaşığı keçiboynuzu pekmezi (toz şeker, ya da pekmez, bal vb. başka herhangi bir tatlandırıcı da olur)
(Evde hurma varsa hurmaları küçük küçük kesip koyduğunuzda da mükemmel oluyor.)

Bu şekilde 10-15 tane çıkıyor. Şekilleri buna benzeyecek:

Yine 180 derecede 13 dakika. Amman dikkat hemen yanıveriyor. İçeriğini yine istediğiniz gibi değiştirebilir, şeker miktarını isteğinize göre ayarlayabilirsiniz. Örneğin içine kakao koyarsanız kakaolu olur. Un yerine yulaf, tam buğday unu vs. de kullanabilirsiniz.

Haydi afiyet olsun.


3 Ağustos 2016 Çarşamba

Yaşasın Kadın Dayanışması

Pek Sevgili Romalılar,

Bugün size 66,4 kg olarak sesleniyorum. Bu hızla gidersem bir on yılda 55 kiloya düşerim herhalde. Ama hafta boyunca çok çeşitli badireler atlattım (Bakınız, eve en büyük boy Nutella getiren koca). Ama yılmadım, yıkılmadım. Ve o nutelladan bir çay kaşığı bile almadım. Mutluyum gururluyum.

Nirvilyo' nun da bu hafta çok büyük görevleri vardı. Öyle ki uykusunda bile bu görevlere çalıştı çabaladı veee sonunda o ayağı ağzına sokmayı başardı. (Hırslı olacak sanırım, anasına çekmiş). Şimdi 7/24 tespih böceği gibi hıh hıh sesleri ile iki büklüm olup bir sağa bir sola dönüp duruyor. Düz bırakıyorum, bir bakıyoruz ters kalkmış, ters bırakıyorum bir bakıyorum yüzüstü dönmüş. Dün eşimle başında bir saat izledik acaba bu hareketliliğin kaynağı ne diye. Bu fotoda böyle uyuduğuna bakmayın, zira ne zaman yatağına koysam adeta doping vermişim gibi depara kalkıyor cücük.

Ben bu hareketliliğin sebebini sorgularken, aklıma pek sevgili arkadaşım Ebru Dereli' nin benimle paylaştığı bir büyüme eğrisi geldi. Hemen açtım baktım, ve 19. haftada bu hareketliliğin sebebini anladım. Her şey aynı orada yazdığı gibiydi: uyumuyor, benden ayrılmak istemiyordu. Bu durumun geçici olduğunu anlayıp rahatladım. Zaten bugün de uyku sorunumuz ortadan kalktı. İsteyenler çizelgeye buradan ulaşabilir.

Süt probleminin de üstesinden geldik. Herkese desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Bu blog sayesinde kadın dayanışması neymiş yeniden hatırladım ve bu çok hoşuma gitti! Fesatlıklarımızı, düşmanlıklarımızı, bizi yolumuzdan alıkoyan hırslarımızı ve kıskançlıklarımızı bir kenara koyup birbirimize destek olsak, bilgilerimizi paylaşsak ve çocuklarımıza bu şekilde örnek olsak dünya ne güzel bir yer olurdu değil mi?

Sevgiler





31 Temmuz 2016 Pazar

Susam Sokağı Halay Ekibi

Eski patronum beni işten çıkarmasaydı, böyle el becerilerim olduğunu asla bilemezdim. Uzun zamandır evde hiç bu kadar vakit geçirmedim. Tamam, bebek insanın vaktinin çoğunu alıyor ama bir ikizler burcu olarak, akıl sağlığımı korumam için kendim için de bir şeyler yapmam gerekiyordu.

Nitekim, gittim bu işsiz halimle bir yığın keçe aldım. Aradım taradım ve parmak kuklalar yapmaya karar verdim.

Bir iki deneme derken ortaya böyle bir şeyler çıktı:





Kuklalar tamam ama sahnesiz mi kalsınlar. Biraz daha internette araştırma ve ta-daaam! İşte sahnemiz:

      

Bir de bu amatör halimle üşenmedim, isme özel çanta işledim. 

Ve sonunda Susam Sokağı Halay Ekibim ellerinizden öper :))

29 Temmuz 2016 Cuma

Temiz Beslenme: Tarif 4

Baktım da şimdiye kadar hep tatlı tarifleri vermişim. E arada bir tuzlu olmasın mı? Olsun. Bu tarif de sevgili Halacığım Belma Ertürk' ten gelsin. İsmini her zamanki gibi ben uydurdum. Buyurunuz:


Kıtır Kurabiye


Gereken malzemeler

1 Yumurta
3 Yemek kaşığı yoğurt
2 Yemek kaşığı sıvı yağ
Yarım çay bardağı dereotu
1 Çay kaşığı tuz
Tulum peyniri
Kırık ceviz
2 Su bardağı yulaf ezmesi
Üzeri için çörek otu

Malzemelerimiz çörek otu ve yulaf hariç iyice karıştırıyoruz. Sonra yavaş yavaş yulafı ekleyip iyice karıştırıyoruz. Elinize yapışmayan köftesi bir kıvam alıyor. Her şey iyice karışınca yuvarlayıp yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye, oradan da hoop 180 derecede ısıttığımız fırına. Ve 25 dakikada kıtır kurabiyelerimiz hazır :)

Not: ben tulum peyniri yerine tel peynir rendeledim ve tadı nefis oldu. Afiyet olsun.