29 Ağustos 2016 Pazartesi

Uyumak ya da Uyumamak! İşte Bütün Mesele Bu!

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba!

Yazmadığım süre zarfında pek çok şey oldu. Öncelikle alerji olayı için daha kapsamlı kontrollerden geçtik. Çocuk alerji uzmanımız da Nirvilyo' nun süt alerjisi olduğunu doğruladı ve yapmam gereken diyet daha da ciddi bir hal aldı. Önceden sadece peynir ve yoğurt gibi doğrudan süt ürünlerini kesmiştim. Artık ambalajlı hiçbir şey yemiyorum. Yemek zorunda kalırsam da etiketlerini iyice okuyorum. Sonucunda da Nirvilyo' nun kakası normale döndü (daha önceki yazılarımda kakasında kan olduğunu yazmıştım). Doktorumuz geçici bir durum olduğunu söylemekle birlikte, kesin olarak ne kadar süreceğini söyleyemiyor. O yüzden bir süre daha bu şekilde devam edeceğiz.

Bu kontrollerden sonra geçtiğimiz hafta, babamız yurtdışındayken biz de Nirvilyo ile fırsatı değerlendirdik ve kendimizi Bursa' ya attık. Yolculuğumuz pusetsiz, bebek arabasız olarak ve tren-otobüs şeklinde gerçekleşti. Nirvilyo' yu yol boyunca kanguru ile taşıdım. Tüm aktarmalar boyunca (otobüs-tren, tren-otobüs) hep tek başımaydım ve hem valizi hem de bebeğimi taşımak bir hayli zor oldu. Tüm bu seyahat boyunca, Bursa' da geçirdiğim 5 gün de dahil, Nirvilyo' yu hep üzerimde uyutmak zorunda kaldım. Malum yabancı yer ve tanımadığı insanlara bir de pusetsiz olmak ve başka yataklar da eklenince adeta koala gibiydik. Tabi bunun meyvesini de Ankara' ya döner dönmez aldım: yatağına uyutmak için koyduğum anda yaygarayı basan bir bebe! Aslında boynumda uyuması saniyeler sürüyordu ama asıl sorun yatağına koyduktan sonra başlıyordu. Çünkü uykusu her hafiflediğinde ağlayarak beni arıyordu. Bu öyle bir hal almıştı ki artık neredeyse on dakika da bir kalkar durumdaydık.

Yemedim içmedim, koştum hemen bir Tracy Hogg kitabı aldım. Zira #uykusuzanneler dahil internette pek çok yerde Tracy Hogg' un "yatır/kaldır" yöntemini artık hatmetmiştim ve bana daha fazlası gerekiyordu.

Kitabı okumayı bitirene kadar yatak odasına bir defter koydum ve yediği- uyuduğu ve uyandığı tüm saatleri oraya not almaya başladım. Bu şimdiye kadar yaptığım en akıllıca şeydi diyebilirim. Çünkü benim bir düzenimiz olmadığını düşündüğüm zamanlarda bile aslında bir rutini takip ediyormuşuz. Bunu bu kadar net görünce kendimi uyku ve beslenme saatlerine göre ayarlayarak bu durumu bir nevi kendi yararıma kullandım diyebiliriz. En azında ağladığında aç mı yoksa uykusu mu olduğunu bu çizelgeden bakarak anlamaya başladım.

Biraz da kitaptan bahsetmek gerekirse; kitabın dilini oldukça eğlenceli ve akıcı bulduğumu söyleyebilirim. Kitabı çeviren de iyi iş çıkarmış. Zevkle kısa sürede okudum. Beni hayal kırıklığına uğratan tek şey; kitapta bu yatır/kaldır yönteminin adının geçmemesi oldu. Tracy Hogg yöntemini yaşadığı hikayelerden yola çıkarak anlatmış. Oysa ben "şöyle şöyle yapacaksınız" gibisinden daha belirli yönlendirmeler ve açıklamalar bekliyordum. Kim bilir belki diğer kitapları o şekildedir. Onları da okuyunca yazarım.

Kitaptan edindiğim kısıtlı bilgiler ile internette okuduklarımı birleştirdim ve Nirvilyo üzerinde uygulamaya başladım. Şu anda "ay şekerim yatağına koyup gidiyorum, kendisi orada kendi kendine uyuyor" seviyesine henüz gelemesem de (ki ulaşmak istediğim yer tam olarak orası), bana olan bağımlılığı bir nebze azaldı sayılır. En azından artık yatağına koyduğumda morarana kadar ya da sesi, nefesi gidene kadar ağlamıyor. Pış pışlarla savuşturulan hafif vızıklamalar eşliğinde yatıyor yatağında. Bundan sonra nasıl devam edeceğim konusunda ise hiç bir fikrim yok. Bu öyle bir şey ki; her şeyi kararında yapmanız lazım. Yoksa o yaptığınız her neyse bu sefer ona bağımlılık geliştiriyor - şu anda benim pışpışlarıma olmaya başlayan şey gibi.

Buradan yeni doğan annelerine, hamilelere sesleniyorum: Sonunda kendinizi benim gibi koala modunda bulmak istemiyorsanız, kitapta dendiği gibi "sonrasında nasıl devam edecekseniz, en başından öyle başlayın".

Neyse ben koşa koşa Tracy teyzenin ikinci kitabını da okuyayım. Belki orada daha detaylı bilgi bulurum. Bu sürede siz de bebelerinizi nasıl uyuttuğunuzu benimle paylaşırsınız belki, olmaz mı?Olabilir.

Sevgiler








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder